14 Mayıs 2014

Bugün Benim Doğum Günüm...

Bugün benim doğum günüm. Normalde en ufak şeylerden,tek bir sözden bile mutlu olabilen biri olarak bugün,belki de en iyi hissetmem gereken günlerden birinde hiçbir şey gerçekten mutlu edemiyor beni.

Birinden bir doğum günü tebriği aldığımda yüzüm gülüyor evet,ama hemen 1 sn arkasından aklıma Soma'da yitip giden canlar geliyor. Gözlerim doluyor. Pastamın mumlarını üflerken lütfen daha fazla kötü haber almayalım,lütfen diye dilek tutuyorum ve bunu diğer bütün saçma dileklerimden kat kat daha çok,daha içimden gelerek,kalbimden koparak diliyorum. Ve en çok da bunun tutmaması üzüyor beni.

Twitter'a giremiyorum. Okuduğum her şey gözlerimi dolduruyor. Üzüntüyle,kederle ve sinirle doluyorum. Belki de nefretle. Aklım almıyor,nasıl sorusu her dakika beynimde çınlıyor. Nasıl olur,nasıl bunu yaparlar,nasıl göz yumarlar,nasıl böyle vicdansız,umarsız olurlar,o canlar nasıl bu kadar değersiz olabilir,nasıl nasıl nasıl... Bir cevabı yok.

Böyle günlerde,zamanlarda hiçbir şey yazmam sosyal medyaya normalde. Ne Facebook'a,ne Twitter'a hiçbir şey yazmam. Bazen kendimi tutamazsam belki birkaç cümle kaçar elimden. Belki birkaç beğenme,birkaç retweet. Ama asla içimdekini böylesine dışa vurmam. Sinirimi,nefretimi kusmam. Olmadığından mı derseniz hayır,kesinlikle ben de düşünüyorum,ben de tepki veriyorum. Sadece bunu o şekilde yapmak istemiyorum ve sevmiyorum. Tamamıyla kişisel. Bunu tepki vermiyor olarak algılayanlar olabilir belki arkadaşlarım arasında ancak onların da ne düşündüğü umurumda değil. Bilmeden anlamadan yargılayan insanları kendime dert edecek değilim. Ben tepki veren herkese saygılıyım,ancak bu kadarla kalmamalı.

Sosyal medyaya yazmakla iş bitmiyor. Orada tepki vermek ve diğer insanların da bazı şeyleri öğrenmesini sağlamak evet güzel. Ama orada bitmemeli. Bir daha böyle bir şey yaşanmamasını nasıl sağlayabiliriz? Devleti ya da taşeronu buna nasıl zorlarız ya da ikna ederiz de bunun önüne geçeriz. Bir daha böyle bir acıyı nasıl yaşaMAyız,o annelerin,babaların,çocukların,ailelerin bir daha ciğeri yanmasın diye ne yapabiliriz bunu düşünmek lazım.

Ben yaşadıkları acıyı hayal dahi edemiyorum. Etmek de istemiyorum. Daha başında içim acımaya gözlerim dolmaya başlıyor. Aman Allah korusun diyebiliyorum bir tek. Fotoğrafları gördükçe dua ediyorum,sürekli kötü oluyorum ve belli bir noktadan sonra kaçıyorum hepsinden. Olanlardan,kayıplardan,düşünmekten. O an anlıyorum ne kadar hassas ve belki de zayıf olduğumu. Bir şey yapabilecek olsam yapacağım. Ama elim kolum bağlı ve tek yapabildiğim belki biraz hafiflerim diye bu yazıyı yazmak. Hemen arkasından yine beynimde bir soru çınlıyor.

Peki onca insanın yüreği nasıl hafifleyecek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder