Herkese merhaba :)
Bugün size bana hayatında gördüğün en kötü ruj neydi diye sorsalar vereceğim cevabı göstereceğim. Hatta en kötü kozmetik ürünü de kendisi oluyor. Aman sakın almayın,alana da mani olun. 15 lira çöpe gitmesin gördüğünüz yerde koşarak uzaklaşın.
Çikolata Bağımlısı
Bir çikolata bağımlısının bir o kadar sevdiği diğer tutkusu
12 Mart 2015
25 Mayıs 2014
Rimmel Apocalips - Celestial
Selam!
Uzun zaman oldu biliyorum. Ama bu burayı aklımdan çıkardığım anlamına gelmesin,çünkü hep aklımdaydı. O yüzden bugün size en sevdiğim rujlardan birini anlatmaya karar verdim. Öyle çok seviyorum ki yazı boyunca şaşırmayın diye önceden uyarıyorum,hepsi tamamen kendi görüşüm :)
Rimmel'in Apocalips ürünlerini bilmeyen yoktur sanıyorum ki. Renk çeşitliliği de ilk geldikleri zamana göre arttı. Ancak içlerinde öyle bir renk var ki kalbimin orta yerinde cumhuriyet kurdu desem yeridir. Sebeplerini birazdan anlayacaksınız. :)
Uzun zaman oldu biliyorum. Ama bu burayı aklımdan çıkardığım anlamına gelmesin,çünkü hep aklımdaydı. O yüzden bugün size en sevdiğim rujlardan birini anlatmaya karar verdim. Öyle çok seviyorum ki yazı boyunca şaşırmayın diye önceden uyarıyorum,hepsi tamamen kendi görüşüm :)
Rimmel'in Apocalips ürünlerini bilmeyen yoktur sanıyorum ki. Renk çeşitliliği de ilk geldikleri zamana göre arttı. Ancak içlerinde öyle bir renk var ki kalbimin orta yerinde cumhuriyet kurdu desem yeridir. Sebeplerini birazdan anlayacaksınız. :)
Etiketler:
apocalips,
celestial,
lip lacquer,
lips,
lipstick,
my lips but better,
pink,
rimmel,
ruj
14 Mayıs 2014
Bugün Benim Doğum Günüm...
Bugün benim doğum günüm. Normalde en ufak şeylerden,tek bir sözden bile mutlu olabilen biri olarak bugün,belki de en iyi hissetmem gereken günlerden birinde hiçbir şey gerçekten mutlu edemiyor beni.
Birinden bir doğum günü tebriği aldığımda yüzüm gülüyor evet,ama hemen 1 sn arkasından aklıma Soma'da yitip giden canlar geliyor. Gözlerim doluyor. Pastamın mumlarını üflerken lütfen daha fazla kötü haber almayalım,lütfen diye dilek tutuyorum ve bunu diğer bütün saçma dileklerimden kat kat daha çok,daha içimden gelerek,kalbimden koparak diliyorum. Ve en çok da bunun tutmaması üzüyor beni.
Twitter'a giremiyorum. Okuduğum her şey gözlerimi dolduruyor. Üzüntüyle,kederle ve sinirle doluyorum. Belki de nefretle. Aklım almıyor,nasıl sorusu her dakika beynimde çınlıyor. Nasıl olur,nasıl bunu yaparlar,nasıl göz yumarlar,nasıl böyle vicdansız,umarsız olurlar,o canlar nasıl bu kadar değersiz olabilir,nasıl nasıl nasıl... Bir cevabı yok.
Böyle günlerde,zamanlarda hiçbir şey yazmam sosyal medyaya normalde. Ne Facebook'a,ne Twitter'a hiçbir şey yazmam. Bazen kendimi tutamazsam belki birkaç cümle kaçar elimden. Belki birkaç beğenme,birkaç retweet. Ama asla içimdekini böylesine dışa vurmam. Sinirimi,nefretimi kusmam. Olmadığından mı derseniz hayır,kesinlikle ben de düşünüyorum,ben de tepki veriyorum. Sadece bunu o şekilde yapmak istemiyorum ve sevmiyorum. Tamamıyla kişisel. Bunu tepki vermiyor olarak algılayanlar olabilir belki arkadaşlarım arasında ancak onların da ne düşündüğü umurumda değil. Bilmeden anlamadan yargılayan insanları kendime dert edecek değilim. Ben tepki veren herkese saygılıyım,ancak bu kadarla kalmamalı.
Sosyal medyaya yazmakla iş bitmiyor. Orada tepki vermek ve diğer insanların da bazı şeyleri öğrenmesini sağlamak evet güzel. Ama orada bitmemeli. Bir daha böyle bir şey yaşanmamasını nasıl sağlayabiliriz? Devleti ya da taşeronu buna nasıl zorlarız ya da ikna ederiz de bunun önüne geçeriz. Bir daha böyle bir acıyı nasıl yaşaMAyız,o annelerin,babaların,çocukların,ailelerin bir daha ciğeri yanmasın diye ne yapabiliriz bunu düşünmek lazım.
Ben yaşadıkları acıyı hayal dahi edemiyorum. Etmek de istemiyorum. Daha başında içim acımaya gözlerim dolmaya başlıyor. Aman Allah korusun diyebiliyorum bir tek. Fotoğrafları gördükçe dua ediyorum,sürekli kötü oluyorum ve belli bir noktadan sonra kaçıyorum hepsinden. Olanlardan,kayıplardan,düşünmekten. O an anlıyorum ne kadar hassas ve belki de zayıf olduğumu. Bir şey yapabilecek olsam yapacağım. Ama elim kolum bağlı ve tek yapabildiğim belki biraz hafiflerim diye bu yazıyı yazmak. Hemen arkasından yine beynimde bir soru çınlıyor.
Peki onca insanın yüreği nasıl hafifleyecek?
Birinden bir doğum günü tebriği aldığımda yüzüm gülüyor evet,ama hemen 1 sn arkasından aklıma Soma'da yitip giden canlar geliyor. Gözlerim doluyor. Pastamın mumlarını üflerken lütfen daha fazla kötü haber almayalım,lütfen diye dilek tutuyorum ve bunu diğer bütün saçma dileklerimden kat kat daha çok,daha içimden gelerek,kalbimden koparak diliyorum. Ve en çok da bunun tutmaması üzüyor beni.
Twitter'a giremiyorum. Okuduğum her şey gözlerimi dolduruyor. Üzüntüyle,kederle ve sinirle doluyorum. Belki de nefretle. Aklım almıyor,nasıl sorusu her dakika beynimde çınlıyor. Nasıl olur,nasıl bunu yaparlar,nasıl göz yumarlar,nasıl böyle vicdansız,umarsız olurlar,o canlar nasıl bu kadar değersiz olabilir,nasıl nasıl nasıl... Bir cevabı yok.
Böyle günlerde,zamanlarda hiçbir şey yazmam sosyal medyaya normalde. Ne Facebook'a,ne Twitter'a hiçbir şey yazmam. Bazen kendimi tutamazsam belki birkaç cümle kaçar elimden. Belki birkaç beğenme,birkaç retweet. Ama asla içimdekini böylesine dışa vurmam. Sinirimi,nefretimi kusmam. Olmadığından mı derseniz hayır,kesinlikle ben de düşünüyorum,ben de tepki veriyorum. Sadece bunu o şekilde yapmak istemiyorum ve sevmiyorum. Tamamıyla kişisel. Bunu tepki vermiyor olarak algılayanlar olabilir belki arkadaşlarım arasında ancak onların da ne düşündüğü umurumda değil. Bilmeden anlamadan yargılayan insanları kendime dert edecek değilim. Ben tepki veren herkese saygılıyım,ancak bu kadarla kalmamalı.
Sosyal medyaya yazmakla iş bitmiyor. Orada tepki vermek ve diğer insanların da bazı şeyleri öğrenmesini sağlamak evet güzel. Ama orada bitmemeli. Bir daha böyle bir şey yaşanmamasını nasıl sağlayabiliriz? Devleti ya da taşeronu buna nasıl zorlarız ya da ikna ederiz de bunun önüne geçeriz. Bir daha böyle bir acıyı nasıl yaşaMAyız,o annelerin,babaların,çocukların,ailelerin bir daha ciğeri yanmasın diye ne yapabiliriz bunu düşünmek lazım.
Ben yaşadıkları acıyı hayal dahi edemiyorum. Etmek de istemiyorum. Daha başında içim acımaya gözlerim dolmaya başlıyor. Aman Allah korusun diyebiliyorum bir tek. Fotoğrafları gördükçe dua ediyorum,sürekli kötü oluyorum ve belli bir noktadan sonra kaçıyorum hepsinden. Olanlardan,kayıplardan,düşünmekten. O an anlıyorum ne kadar hassas ve belki de zayıf olduğumu. Bir şey yapabilecek olsam yapacağım. Ama elim kolum bağlı ve tek yapabildiğim belki biraz hafiflerim diye bu yazıyı yazmak. Hemen arkasından yine beynimde bir soru çınlıyor.
Peki onca insanın yüreği nasıl hafifleyecek?
22 Nisan 2014
Essence Long Wearing Ruj - 01 Coral Calling ve 04 On The Catwalk
21 Nisan 2014
Nivea Fruity Shine - Karpuz
Merhabalar! :)
Yıllardır söyleyip durduğum bir şey vardı. Nivea lipbalmlara karpuz aromalı da getirseler ya keşke diye. Nasıl olduysa olmuş,sonunda yapmışlar olmuş!
Karpuzlu her şeyi çok severim. Sakızından jelibonuna,içeceğinden meyvesine her şeyi. Kokusuna ayrı bayılırım.
20 Nisan 2014
Garnier Çift Fazlı Göz Makyajı Temizleyicisi
Mutlu pazarlar! :)
Umarım güzel bir gün geçiriyorsunuzdur. Bugün Garnier'in çift fazlı göz makyaj temizleyicisinden bahsedeceğim.
Umarım güzel bir gün geçiriyorsunuzdur. Bugün Garnier'in çift fazlı göz makyaj temizleyicisinden bahsedeceğim.
19 Nisan 2014
Dirty Works Yüz Peelingi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)